Beyin Nedir,Ne İşe Yarar?

Tıp fakültesinin ilk senesinde,daha beyin konularımıza bile dahil olmadığı zamanlarda amfi binasının duyuru panosunda bir afiş dikkatimizi çekti arkadaşlarla otururken.2 sinir bilimcinin resmini ve altında 'Bilmek güzeldir.' yazısını içeren bir konferans afişiydi bu.Kim bunlar,sinir bilimcinin ne işi var burada falan derken gittik konferansa biz de.Konferans salonunda değil oturacak yer nefes alabilmemiz için salonda bolca bulunması gereken oksijene bile yer yoktu.Bu kadar insanı burada toplayabilen şey kendi beyinlerini tanımak istemelerinden başka bir şey değildi tabi ki de.Her ne kadar ayakta durmaktan kopacak olan bacaklarımızın ağrısından sızlanıp durmuş olsak da insanların öğrendiğini ve bileceğini görmek güzeldi.. 

Nörobilimci hocalarımız konferansa normal olarak ilk önce beyni tanımlayarak başladılar ama pek de alışılagelmiş bir açıklama değildi bu.Beynin resimdeki tarifiyle başladı konferans."Sizin beyniniz bu konferans için yetersiz,gidin kendinize bir beyin daha yapıp gelin.." gibi bir mesaj mı verilmek istendi yoksa başka sebepleri mi vardı bilemem ama alınması gereken çok önemli bir mesaj vardı:Beynimizin öylece kafatasımızın içinde duran,kafasına göre çalışan hücrelerden oluşmuş 1400 gramlık bir et parçası olmadığıydı..

.. 

Bir insan neden yazmak ister?
Artık neredeyse 7/24 aktif olduğumuz sosyal medya sitelerine her girişimde sorarım bu soruyu kendime.''Bu insanlar ne yaşıyo,nereden geliyo bu yazma isteği??'' sorularıyla geçen bi yarım saat sonunda kendimi bu cevabını bulamadığım sorulara özne yapıp yazıyorum ben de fütursuzca.Yazdıktan bi yarım saat sonraysa kafamdaki deli sorular canlanıp harekete geçiyor tekrardan:''Bu insanlar ne yaşıyo,nereden geliyo bu yazma isteği??...........Lan??...Ben niye yazdım bunları,ne zaman yazdım,hangi kafayla yazdım??!!?''..Hazır beyin harekete geçmişken içimizdeki bu yazma isteği mevzusunu daha bi derin düşünüp kafa yormak istiyorum ve sonunda kendi yazma isteğimin ağır işsizlikten kaynaklandığı cevabına ulaşıyorum.Şahsım dışındaki topluluğun yazma amacını hala çözemedim..
Hayatımda ilk defa mantıklı cümleler kurmaya çalıştığımdan dolayı bu cümle kalıplarını kitapların ön sözlerinden toplamaya çalışıyorum ve bir hocamızın kitaba başlarken 'Birileri okusun diye yazma alışkanlığının hiç olmadığını' yazdığını görüyorum.Ben de böyle iddialı bir cümleyle başlamak isterdim yazmaya ama ilk yazımı yazdığımdan dolayı insanların okumasına ihtiyacım olduğunu bilerek seviyeyi düşük tutmakta fayda olduğunu düşünüyorum.Ayrıca insanların zamanını öldürmekten başka amacı olmayan sitelerde,bloglarda gezinmek yerine amacımın sadece insanların beynini aktif tutmak,beyinlerine zarar verebilecek her türlü bilgiden ve dedikodudan uzak olmasını sağlamak için yazacağım şeyleri okumasını da en samimi duygularımla istiyorum..
Tabi öncelikle sen kimsin ve ne kadarlık bilginle bize faydalı şeyler yazacağını düşünüyorsun sorularıyla karşılaşacağımı da biliyorum.Tıp fakültesini henüz yarılamamış,sinirbilimi anlayıp anlatmayı en büyük hedef olarak belirlemiş bir öğrenciyim ve buraya yazacağım yazılar da hocalarımdan,okuduklarımdan ve ufak araştırmalarımdan öğrendiğim şeylerin derlemesinden fazla bir şey olmayacak(Zaten fazlası olsa burada ne işimiz var).Neden yazmak istediğim konusunun asıl cevabına gelince;ünlü bir fotokopici bir sözünde der ki ''Başlamak başarmanın yarısıdır.''Beynimde ki artık yatmaktan yorulan sinir hücrelerimin bu sözü her gördüğümde ''E madem amacın belli yap bir şeyler artık da biz de bi işe yarayalım,oturmaya mı geldik buraya haciii??!!?'' yakarışlarına cevap vermenin zamanının geldiğini düşündüm ve klavyenin tuşlarına basmaya başladım.Şimdilik burada kendi kendime konuşuyorum ve bayağı bi süre böyle gideceğini düşünüyorum(her zaman yaptığımdan pek farklı da değil) ama bu yazıların okunacağına inancım tam.Yani en azından ev arkadaşlarım falan okur herhalde(inşallah..).
Sonuç olarak bu blogda beynimle beyinlerimizi beyninize tanıtmaya çalışacağım.Tek temennim bunu doğru bir şekilde gerçekleştirebilmek..Hadi rastgele..